Denizlide, (FETÖ) üyesi olmak suçundan 9 yıl hapis cezası bulunan ve 'eyalet ablası' olduğu iddia edilen Ayşe Özdoğan (44), yakalanmasının ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Denizli İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, FETÖ üyesi olmak suçundan 9 yıl 4 ay 15 gün kesinleşmiş hapis cezasıyla aranan Ayşe Özdoğan'ın, Serinhisar ilçesinde bir evde saklandığını tespit etti. Dün operasyon düzenleyen polis, Ayşe Özdoğan'ı yakalayıp, gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Özdoğan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Ayşe Özdoğan'ın örgüte ait okullarda öğretmenlik yaptığı, ByLock kullanıcısı olduğu ve örgütün 'eyalet ablası' olarak görev yaptığı iddia edildi.
KANSER HASTASI OLDUĞU İÇİN CEZASININ ERTELENMESİNİ TALEP ETMİŞTİ
Hakkında kesinleşmiş olan cezasının ileri derecede kanser hastası olduğu gerekçesiyle ertelenmesini talep eden Ayşe Özdoğan sosyal medyadan yardım isteyerek cezasının ertelenmesini talep etmişti.
Ayşe Özdoğan'ın ailesi, Özdoğan'ın cezaevine gönderilmek üzere polis tarafından evinden alındığını duyurdu.
Ayşe Özdoğan'ın kardeşi Emine Erdem Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "İnfaz erteleme gerçekleşmedi, kardeşimi almaya geldiler" dedi. Erdem, ablasının sağlık kontrolünden geçtikten sonra Denizli cezaevine götürüleceğini söyledi.
Avukat Cemil Çiçek de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Ayşe Özdoğan'ın kardeşi ile görüştüğünü belirterek "Maalesef son evre kanser hastası Ayşe Özdoğan tutuklanmış." dedi.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu, oy birliğiyle Ayşe Özdoğan'ın tetkiklerinde nüks veya metastaz bulgusuna rastlanmadığı ve cezasının infazına cezaevinde devam edebileceği sonucuna vardı.
AYŞE ÖZDOĞAN: YÜZÜM GÖZÜM ŞİŞTİ
Özdoğan hastalığı ve ceza erteleme süreciyle ilgili yaşadıklarını şöyle ifade etmişti:
“Mahkemeden gelen yazıda duruşmaya gelmemem durumunda zorla getirileceğim yazıyordu. O halimle hasta yatağımdan kalkıp mahkeme gittim. Oysa bu aşamaya gelmeden önce hastalığa ilişkin tüm raporları dilekçe yazarak mahkemeye sundum ama dikkate alınmadı. Henüz ağzımın içinde ve yüzümde yaralar varken ve dikişlerim alınmadan hakim karşısına çıktım. Hakimin tutuklama kararı vermesi sonucu mahkeme sonunda fenalaşarak baygınlık geçirdim. Daha sonra bedenime ve yüzüme yapılan müdahaleler sonucu ayıltılarak cezaevine gönderildim. İlk gün bir hücrede tek başıma kaldım, hava soğuktu ve yerde yatmak zorunda kaldım. Yürümekte zorlandığım için ameliyatlı bölgelerimi ranzaya duvara vurdum. Koğuşa alındığımda yüzüm ve gözlerim, görüş açımı tamamiyle kapatacak kadar şişmişti. Bu durumu gören bazı arkadaşlarım halimi görüp ağladı. Cezaevinde kendi işlerimi göremediğim için hep birilerinin yardımına muhtaç oluyordum. Ağrılarım ve kanamam oluyordu. Beslenmem için ezilmiş veya öğütülmüş gıdaya ulaşmam konusunda kolaylık gösterilmedi.”