Yeniçağ gazetesi yazarı Mehmet Faraç, gazetedeki köşesinde bugün ilginç bir seçim anketini gündeme getirdi. Faraç, anket sonuçlarının neden seçmenden gizli tutulduğunu ve anketin içeriğini bakın nasıl açıkladı.
Yeniçağ gazetesi yazarı Mehmet Faraç, gazetedeki köşesinde "Bu pazar seçim olsa ne olur?" sorusuna ışık olabilecek bir seçim anketinin sonuçlarını gündeme getirdi.
Faraç, anketin sonuçlarının seçmenden gizlendiğini öne sürerek sandığın AKP, MHP, CHP, İYİ Parti, HDP ve diğer siyasi partilere ne mesaj verdiğine mercek tuttu.
"128 MİLYAR NEREDE SORUSUNDAN 10 BİN DOLAR MAAŞ ALAN KİM SORUSUNA EVRİLDİK"
İşte Mehmet Faraç'ın dikkat çektiği o anket:
Çok tuhaf bir mecraya savruluyor Türk siyaseti... Baksanıza; muhalefetin, "128 milyar dolar nerede" sorusu "On bin dolar maaş alan vekil nerede" çarpıklığına kadar geliverdi...
Erdoğan'ın, "daha neler olacak neler" şeklindeki tepkisinin hedefi olan Meral Akşener'e yönelik Rize'deki provokasyon infial yaratırken, Türk siyasetinin bir kesimi, suç örgütü liderlerinin itirafları ve iddialarından medet umacak hale bile geldi!..
Ve ne tuhaf ki; çevrelerini Atatürk düşmanlarıyla dolduran kimi siyasiler, Atatürk'e saldıran din adamı kılıklı bir zavallı infial yaratınca ve milletin öfkesi büyüyünce, bir zahmet tepki gösterebildiler ki, onda da cılız ve göstermelik duruşlarıyla sırıtmaktan kurtulamadılar...
Velhasıl siyaset kendi içinde vahim çarpıklıklar yaşarken, memleketin kaderinin pamuk ipliğine bağlı olduğu Erdoğan'ın bir televizyon konuşması sırasında, dövizin dehşet verici biçimde yükselmesiyle de bir kez daha kanıtlanmış oldu...
İşte, "Bindik bir alamete- gidiyoruz kıyamete" deyiminin siyasetin sırtında, bir o yana- bir bu yana savrulduğu memlekette; enflasyon- işsizlik- sosyal bunalımlar- hayat pahalılığı ve memleket kaynaklarının talan edilmesi milletin kafasını-midesini iyice bulandırırken, halkın öfkesi artarken, muhalefet ısrarla erken seçim çağrılarını yineleyip duruyor, AKP ise bildiğini okumaya devam ediyor...
PEKİ ASLINDA TÜRKİYE'DE NELER OLUYOR?
Erken seçim çağrıları çoğaldıkça, başta sahtekarlığın bayraktarlığını (!) yapan anketçi kılığındaki araştırma şirketlerinin çoğu da "mal bulmuş mağribi" gibi ortaya atılıyor ve birbiriyle çelişen, belli ki çoğu masa başında yapılmış sözde anketler de havada uçuşuyor...
Son haftalarda açıklanan bazı anketlere bakıldığında da, araştırma meselesinin göstermelikten ve yanıltmadan uzağa gitmediği anlaşılıyor!.. Peki; aslında Türkiye'de neler oluyor?.. Keşmekeşin içindeki siyasetin halk tabanında ne kadar desteği var, partiler nerelere savruluyor, seçmen hangi çizgide- neye karar vermeye çalışıyor ve gerçekte ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor?..
Bu köşede uyduruk anketler çok eleştirildiği için ve toplum bu konuda hep uyarıldığı için, sonuçların çoğuna pek itibar etmediğimi defalarca vurguladım... Ancak bu ülkede ekonomik açıdan hiç bir kurumla ilişkisi olmayan bazı şirketler, hiçbir partinin finans etmediği araştırmalar da yapıyor...
Bu araştırmaların çoğu Türkiye'de yatırımı olan çok uluslu şirketler dışında kamuoyu ile paylaşılmıyor...
ANKET YABANCI YATIRIMCININ PUSULASI NİTELİĞİNDE!
İşte yabancı şirketler için dayanaklı- gerçekçi- ciddi veriler hazırlayan önemli bir şirketin nisan ayında olduğu gibi, mayıs ayındaki siyasi araştırması de elime ulaştı...
Söz konusu firmanın daha önceki seçimlerde yaptığı araştırmalarında da güven kırıcı bir sonuç olmadığı için, son araştırmayı da, doğru bilgi verme kaygısıyla buradan yansıtmaktan sorun görmüyorum...
Araştırma için 24 Mayıs- 1 Haziran arasında, Türkiye genelinde 5151 kişi aranmış. 48 kişi ankete katılmak istememiş, 561 kişi (yaklaşık yüzde 11) oy kullanmayacağını beyan etmiş...
Bu nedenle anket değerlendirmesi 4542 kişi arasında yapılmış...
Önce şunu vurgulamak lazım ki; ankete katılanların yüzde 11'i "kesinlikle oy kullanmayacağını" söylediği için, şirket sadece tercih kullananları baz alarak "protesto"cularla ilgili veriyi yüzdelik değerlendirme dilimine almamış...
KARARSIZLAR DAĞITILMADAN ÖNCE OLUŞAN TABLO
Peki; oy oranları nasıl dağılmış?.. Önce kararsız olan yüzde 12'lik oran dağıtılmadan partilerin oy oranlarını sıralayalım;
AKP; 30.9, CHP; 21.6, İYİ Parti; 12.6, HDP; 9.4, MHP; 8.2, DEVA; 2.7, Saadet; 0.99, Memleket Partisi; 0.53, BBP; 0.27, Gelecek Partisi 0.18, Vatan Partisi 0.18, diğerler; 0.45.
KARARSIZ SEÇMEN PARTİLERE DAĞITILINCA...
Aslında protestocu yüzde 11 ile kararsız olan yüzde 12'lik kitle (toplam yüzde 23) göz önüne alındığında, Türkiye'de siyasetin kilitlendiği ve seçmenin her an başka mecralara sürüklenebileceği de kanıtlanıyor...
Peki; "yüzde 12 oranındaki kararsızlar" dağıtıldığında partilerin oyları hangi rakamlara ulaşıyor?..
İşte sonuçlar;
AKP; 35.11, CHP; 24.55, İYİ Parti; 14.32, HDP; 10.68, MHP; 9.32, DEVA 3.07, Saadet; 1.13, Memleket Partisi 0.60, BBP; 0.31, Gelecek Partisi 0.20, Vatan Partisi 0.20. diğerleri; 0.51.
İki konuya dikkat çekelim; ilki, anket yapılırken Memleket Partisi henüz kurulmuştu...
Diğeri de, hafta içinde yapılan bir başka anketin sonuçları da yukarıda dikkat çektiğimiz araştırmaya yakın veriler ortaya çıkardı...
MİLLET İTTİFAKI MI YOKSA CUMHUR İTTİFAKI MI ÖNDE?
Peki; Cumhur İttifakı'nı Nisan ayından bu yana yüzde 46'dan yüzde 45'e gerileten sonuçlar diğer partiler için ne anlam ifade ediyor?..
Araştırma şirketinin tespitlerine göre; İYİ Parti Rize olayları ve Erdoğan'ın Akşener'e yönelik tepkisi nedeniyle son bir ayda yüzde 0.76 oy artışı sağlamış...
AKP seçmeni salgınla ilgili kararları mantıklı bulmuyor, 17 günlük kapanma nedeniyle de tepkili...
"Oy vermeyeceğim" diyenler en çok da "ekonomi"nin bozulması nedeniyle Türkiye'nin yönetilemediğinden yakınmış... Seçmen, salgın yardımlarını "sorunu çözmeye yönelik değil, göstermelik" bulmuş...
Ekonomiden sonra "salgın tedbirleri" ve bununla mücadeledeki başarısızlık, "mafya"nın bu kadar geniş bir alanda hareket edebilmesi, kişiye özgü yasalar çıkarılması ve "eğitim" sistemindeki kargaşa da Cumhur İttifakını olumsuz etkilemiş...
Seçmenin AKP'den kaçmasının bir nedeni de "128 milyar" meselesi...
Araştırmaya göre; AKP'den kaçanlar İYİ Parti ve DEVA'ya gidiyor.
Akşener sırasıyla MHP, AKP ve CHP'den oy çekiyor...
Ana muhalefetin büyük şehirlerde belediyeleri almasına rağmen oy açısından yerinde sayması ise protestocular ve kararsızların yanı sıra, "seçenek" arayan toplum için olumsuz bir tablo olarak bir kez daha kendini gösteriyor... Velhasıl yarın seçim olsa, en önemli belirleyici güç yüzde 23'e ulaşan protestocu-kararsız kitle...
İşte bu seçmen kitlesini, rotasından çıkan ve ideolojisinden sapanlar değil, seçmene yeni "seçenek" kriterleri sunan partiler kendine çekecek...