Türkiye'de yargı ve adalet mekanizmasının tamamen siyasi iktidar AK Parti'nin güdümünde olmasını gerekçe alarak ülkedeki insan hakları ihlalleri, hukuksuz ve keyfi yargılama ve uygulamalar, eziyet, adam kaçırma, yargısız infaz konularının masaya yatırıldığı Turkey Tribünal, Cenevre'de toplandı. 'Bir Halk Mahkemesi' olarak faaliyetlerini sürdüren Turkey Tribünal, Cenevre'de Türkiye'deki adalet mekanizmasındaki çarpıklıkları kayda almak için ilginç isimleri bir araya getirdi.
Hukuken bağlayıcı ve yaptırım gücü olmayan Turkey Tribünal'de dile getirilip kayır altına alınan iddiaların Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Türkiye'nin yargılanması için rapor olarak sunulacağı öğrenildi. Mahkemenin raporu yüksek otorite olarak kabul ettiği de altı çizilmesi gereken bir nokta olarak dikkat çekiyor.
PROF. DR. JOHAN LANETTE BAŞINDAKİ İSİM
Turkey Tribünal'in başında Belçika merkezli bir hukuk firması Van Steenbrugge Advocaten (VSA) ve Prof. Dr. Johan Vande Lanotte bulunuyor.
Türkiye'de yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında dönemin Cemaat/Paralel Yapı ismiyle anılan oluşumun üyeleri ve gönüllülerinin maruz kaldığı "terör örgütü üyeliği" soruşturmaları ve yargılamaları kapsamında yaşanan hukuk ihlallerinin tartışılıp kayda geçirildiği Turkey Tribünal toplantılarında dikkat çeken isimler bulunuyor.
Yönetim Kurulu Üyeleri şöyle:
-Em. Prof. Dr. Marc Baron Bossuyt: Belçika Anayasa Mahkemesi Hakimi ve Başkanı (1997-2014)
-Jan De Bock: Belçika’nın Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği Eski Büyükelçisi
-Prof. Dr. Rik Van de Walle: Gent Üniversitesi Rektörü (2007 – günümüz)
-Mr. Christine Mussche: Gent İlk Derece Mahkemesi Hakimi
-Prof. Dr. Caroline Pauwels: Vrije Universiteit Brussel Rektörü (2016 – günümüz)
Turkey Tribunal’in Raportörü Eric Sottas’ın açıkladığı İşkence Raporu’nda birçok önemli bulguya yer verildi. Sottas, şu ifadelerle raporunu tamamladı:
RAPORDA "İŞKENCE" VURGUSU
Turkey Tribünal'in yaınladığı raporda işkence vurgusu dikkat çekti. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“İşkence hiçbir şekilde ne olursa olsun kabul edilemez. İşkence yapanların en az bir kaç yıl hapis cezasına çarptırılmalıdır. Hükümet yaptırımlarda bulunmazsa hükümetin de işkence konusunda bir yükümlülüğü olacaktır. İşkence sayıları bilinmiyor. Mağdurlarda başvuru yapmadıkları için sayılar net bilinmiyor. Mağdurların başvuru yapmamasının nedeni de tekrar işkenceye uğramamak. Son on yılda 1.732.767 vatandaş, devlet görevlilerinin kendilerine şiddet uygulayarak işlerini yapmalarına engel olduğuna dair dava açmışlardır. Bu rakam işkence ve kasti yaralama saikiyke açılan davalardan 60 kez daha fazladır.
İşkence itiraf almak için kullanılıyor. Cezalandırmama daha fazla işkenceye sebep oluyor. Hakimler ve savcılar zamanında soruşturma yapmadıkları için işkencenin tespiti engellenmektedir. Türkiye’de işkencenin sistematik yapıldığını ve faillerin cezasız kaldığını söyleyebiliriz. Sistematik ve organize bir işkence var mı? Güvenlik güçleri içinde uzman kişiler kullanılıyor. Polis gözaltında işkence yapılıyor. Evet, verilere göre sistematik bir şekilde işkence var.
İşkence söz konusu olduğunda, mükerrer suç olarak nitelendirilebilir. Ama Türkiye’de her yıl ortalama 13 failin hapis cezasına çarptırıldığını da tespit ettik. Buna karşılık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından madde ihlalinden Türk devletinin sorumlu tutulduğu ortalama 18 mahkumiyet olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’den daha fazla incelemeye aldığı dava olması oldukça ürkütücü.
Türk hükümeti işkenceyi önlemek için bağımsız bir ulusal önleme mekanizması oluşturmadı. Ayrıca hükümet, uluslararası resmi kurumlardan bunlar hakkında açık ve ayrıntılı tavsiyeler aldı. Geçmişte olmasına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunun kabul edilemez olduğunu ve daha fazla işkenceye yol açacağını açıkça belirtti.
Türkiye’de Kürtler, Gülen Hareketi ve gençler işkenceye uğruyor. Hükümet seviyesinde ilişki var mı? Hükümet yetkilileri yasaya karşı geldiği için bazı yaptırımlara tabi tutulabilir. İşkencenin üstünü kapattığı, yükümlülüklerini yerine getirmediği için hükümet yetkililerine yaptırım uygulanabilir. 15 Temmuz sonrası hükümet yetkililerinin ‘Kendilerini öyle bir deliğe sokacağız ki gün ışığını, insan yüzünü bir daha göremeyecekler’ açıklaması yaptılar.2017 Ekim’de AKP Milletvekili Mehmet Metiner, ‘Fetö üyelerinin işkence şikayetlerini araştırmayacağız’ demiştir.
CAN ATAKLI: HAFİFE ALMAMAK LAZIM
Korkusuz yazarı Can Ataklı, sosyal medyada gündeme gelen “Turkey Tribunal” isimli oluşum hakkında kaleme aldığı yazısında, “Turkey Tribunal olayını o kadar da hafife almayın” dedi.
Ataklı, söz konusu oluşumun faaliyetini yazısında şöyle açıkladı:
Özellikle sosyal medyayı izleyenlerin daha çok dikkatini çekmiştir, Belçika’da “Turkey Tribunal” adı altında bir “sözde mahkeme” kuruldu. Bu mahkemenin hiçbir hukuki yaptırım gücü yok. Şu ana kadar Türkiye dışındaki bir ülkeye yönelik bu tür bir yargılama yapmaya da kalkmadılar. Ağırlıklı olarak “cemaatçi organizasyonu” olduğu ilk bakışta anlaşılıyor. İşin özü şu; Adı mahkeme olan bu yerde Türkiye’nin hukuk dışı uygulamaları didikleniyor. Sanki bir mahkeme heyeti kurulmuş, bunlar da Türkiye’den gelen mağdurları dinliyorlar. Burada kişiler başlarından geçen haksız yargılamaları, ülkeden kaçmalarına neden olan baskıları, yaşadıkları işkenceleri anlatıyorlar.
Söz konusu oluşumun “cemaatçi organizasyonu” olduğunun ilk bakışta anlaşıldığını söyleyen Zeyrek, “Orada kişiler çok vahim şeyler anlatıyorlar. Bunların hepsi uluslararası arenada kayda geçiriliyor. Sonuçta bir süre sonra kimse “Bunu cemaat yaptı, Türkiye düşmanlarının işi” diye bakmaz, orada kayda geçirilmiş konuları ciddiye alır. O konular da Türkiye’nin başını çok ağrıtacaktır, bilmiş olalım” dedi.
TURKEY TRIBUNAL'DA DİKKAT ÇEKİCİ İSİMLER VAR
Oluşturulan sözde mahkemede görev yapacak olan hakimler de dikkat çekici isimlerden oluşuyor.
“Turkey Tribunal Mahkemesi” Başkanı Prof. Em. Dr. Françoise Barones Tulkens, 1976-98 yılları arasında Université de Louvain la Neuve’de çalıştı. 1998-2012 yılları arasında Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargıç ve daha sonra başkan yardımcılığı görevlerini yürüttü. 2012-2016 arasında BM Kosova İnsan Hakları Danışma Paneli Üyesi olan Tulkens, 2013-2018 arasında AB Temel Haklar Ajansı Bilim Kurulu Üyeliği yaptı.
1976-1998 yılları arasında Pretoria Üniversitesi’nde İnsan Hakları Merkezi profesörü ve kurucu direktörü olarak görev yapan Dr. Johann van der Westhuizen, 1999-2004 yılları arasında Güney Afrika Yüksek Mahkemesi Transvaal Şubesinde yargıç olarak çalıştı. Dr. Johann van der Westhuizen 2004-2016 arasında Güney Afrika Anayasa Mahkemesi hakimi olarak görev yaptı.
Robert F. Kennedy İnsan Hakları Uluslararası Savunuculuk ve Dava Takibi Başkan Yardımcısı olan Angelita Baeyens, 2012’den beri Georgetown Üniversitesi Hukuk Merkezi’nde Yardımcı Hukuk Profesörü olarak görev yapıyor. 2012-2014 yılları arasında BM Siyasi İşler Bakanlığı Siyasi İşler Sorumlusu olan Baeyens, 2006-2012 Inter-American İnsan Hakları Komisyonu’nda hukuk görevlisi olarak çalıştı.
Prof. Em. Dr. Giorgio Malinverni, halen Avrupa Konseyi İdare Mahkemesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Malinverni, 1990-2006 yılları arasında da Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’nda (Venedik Komisyonu) görev yaptı. Malinverni 2007-2011 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi olarak çalıştı.
Prof. Dr. Ledi Bianku, Strazburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde görev yapıyor. 2008-2019 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hakimi olan Bianku, 2006-2008 yılları arasında Venedik Komisyonu Üyesi olarak çalıştı.
Dr. John Pace ise 2004-2006 yılları arasında BM Irak Yardım Misyonu İnsan Hakları Ofisi Şefi olarak görev yaptı. Pace, 1978-1991 ve 1993-1994 yılları arasında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri olarak çalıştı. Pace, 1978-1988 çeşitli ülkelerdeki soruşturma görevlerini içeren Özel Prosedürler Başkanı olarak görev yaptı.
Gözlemciler içinde de Avrupa Sosyalist Partisi Marie Arena, Gazeteci Marianna Kakaounaki, MEDEL Başkanı Filipe Margues, Göteborg Üniversitesi öğretim görevlisi Klas Grinell, Belçika Sosyal Demokrat politikacı ve Avrupa Parlamentosu üyesi Mathleen Van Brempt bulunuyor.
Mahkemeye raportör olarak da İşkence ile ilgili Eric Sottas, Cezasızlık ile ilgili Prof. Dr. Yves Haeck ve Dr. Emre Turkut, Adalete erişim ile ilgili Luca Perilli, Zorla Kaybetmelere dair Johan Heymans, ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili Philippe Leruth, İnsanlığa karşı işlenen suçlar ile ilgili Prof. Dr. Em. Johan Vande Lanotte hazırlamış oldukları raporları sunacaklar.
RAPORLARDA NE VAR
Turkey Tribunal’in hazırladığı raporlarda, haklarında FETÖ ve PKK soruşturmaları bulunan isimlerin iddiaları yer alıyor. “Adam kaçırma”, “işkence”, “basın özgürlüğü” gibi başlıklarda hazırlanan raporlar çeşitli uluslararası kurumlara gönderildi.