Taliban nedir Afganistan'ı ele geçiren örgütün siyasi tarihi

Afganistan'da yıllardır yerel milis gücü olarak savaşan Taliban, ülkeyi ele geçirdi. Başkent Kabil'e giren Taliban askerleri şehrin kontrolünü Afganistan hükümetinden devraldı. Peki Taliban kimdir, ne zaman kuruldu, Taliban'ın amacı ne? İşte detaylar...

Arzu Canlan 16 Ağu 2021 -10:46
taliban heyet.jpg

Sovyet işgalinin sona ermesinin ardından iç savaşların ülkeyi kasıp kavurduğu, savaş ağalarının kendi bölgelerinde derebeylik tarzı hüküm sürdüğü, yolsuzlukların, infazların ve rüşvetin ayyuka çıktığı bir dönemde sahnede yerini alan ve Afganistan'ın son 25 yılına damga vuran Taliban örgütü nedir? Nasıl ortaya çıktı? Amacı nedir? Arkasında kimler var?

taliban heyet.jpg

TALİBAN NE ZAMAN VE NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Arapça talib (öğrenci) kelimesinin çoğulu Taliban (öğrenciler) adını benimseyen örgüt, ülkenin güneyinde Molla Ömer Ahund liderliğinde yaklaşık 50 medrese öğrencisiyle birlikte 1994'te kuruldu. Aslen Kandaharlı olan Molla Ömer, bir süre Pakistan'da ardından da Kandahar'ın kuzeyindeki Meyvend ilçesinde medrese eğitimi aldı. Sovyet işgaline karşı savaştı.

Gelenekçi bir yapıya sahip Afgan toplumu içerisinde hızla taraftar toplayan ve yükselen grup, amacını, Sovyet savaşı ve akabinde patlak veren iç savaşlar sırasında ortaya çıkan savaş ağalarından kurtulmak olarak tanımladı.

Kuruluş felsefesini de Afganistan'da İslam'a dayalı bir yönetim getirmek olarak tanımladı.

Kurulduktan birkaç ay sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olmak üzere savaşçı sayısı 20 bini buldu. Kısa süre sonra Pakistanlı Peştun etnik kökenden Mevlana Samiul Hak liderliğindeki Darul Ulum Hakkaniye medresesi öğrencilerinin önemli bir kesimi de yine örgüte dahil oldu. Öğrenciler hareketinin mensuplarının çoğu ülkenin güneyindeki Peştun kökenli kişilerden ve Pakistan'daki medreselerde eğitim gören mülteci ailelerin çocuklarından oluştu.

Analistlere göre, örgütün kuruluşundan itibaren en büyük destekçisi ve yol göstericisi kuşkusuz Pakistan istihbarat teşkilatı (ISI) oldu. Uzmanlar, hem askeri eğitimin hem de maddi desteğin doğrudan ISI tarafından sağlandığını belirtiyor.

KABİL HÜKÜMETİNE İLK DARBE 1994'TE GELDİ

Kuruluşundan kısa süre sonra, Afganistan'ın ikinci büyük kenti Kandahar'a saldırdı. Talebeler örgütü 3 Kasım 1994'te ciddi bir direnişle karşılaşmadan Pakistan sınırındaki kentin kontrolünü ele geçirdi. Bu aynı zamanda zayıf durumdaki Kabil merkezi hükümetine de ilk darbe oldu. Taliban, 1995 yılında ülke genelinde 12 kentte kontrolü sağladı. Yolsuzluklara ve rüşvete savaş açan grubun popülaritesi günden güne arttı. Ele geçirdiği şehirlerde kanunsuzluklar ortadan kaldırılmaya ve emniyet tesis edilmeye başlandı.

AFGAN kabil.jpg

ŞAH AHMET MESUT TALİBAN'I AĞIR YENİLGİYE UĞRATTI

Ülkenin güneyindeki Peştun nüfusun yoğunlukta yaşadığı kentleri ciddi bir direniş görmeden bünyesine katan Taliban, 1995'te Kabil'e dayandı. Başkentin kontrolünü ele geçirebilmek için Kabil'i 3 ayrı koldan bombaladı. Ancak Sovyetler Birliği'ne karşı verdiği direnişle adını duyuran Ahmet Şah Mesut liderliğindeki güçler Taliban'ı burada ağır bir yenilgiye uğrattı.

Pakistan'dan ve bazı Körfez ülkelerinden para ve silah desteği aldığı belirtilen Taliban, 1996 yılının eylül ayında Kabil'e saldırmak üzere hazırlık yaptı.

Kanlı sokak savaşına girmek istemeyen Tacik komutan Ahmet Şah Mesut, kendine bağlı tüm güçleri 26 Eylül 1996'da Kabil'den çekti.

AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ'NİN TEMELLERİ ATILDI

Otorite boşluğundan faydalanan Taliban savaşçıları 27 Eylül 1996'da Kabil'e girdi. İlk olarak BM binasına sığınan eski Devlet Başkanı Muhammed Necibullah Ahmedzay ile kardeşi Şahpur Ahmedzay idam edildi.

taliban asker.jpg

Başkentin ele geçirilmesi zamanına kadar milis bir yapı olan Taliban, bu tarihten itibaren kendi hükümetini kurduğunu açıkladı. Adını Afganistan İslam Emirliği, kurucu lider Molla Ömer'i de Emirel Müminin (Müminlerin emiri) olarak ilan etti. Bayrak değiştirildi. Molla Ömer adına camilerde hutbe okundu.

Afganistan'ı yakından takip eden uzmanlara göre Taliban, bu tarihten sonra Pakistan'ın bölgedeki çıkarları için vekalet savaşı veren bir örgüt haline dönüştü.

Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, Taliban'ı resmen tanıdı.

TALİBAN KURALLARINI NASIL UYGULUYOR?

Önceleri nispeten yumuşak bir görünüm veren örgüt Kabil'in ele geçirilmesinin ardından çok katı kurallar uygulamaya başladı.

Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu.

Şeriatın gündelik hayatta uygulandığını takip etmek için Emr-i bil Maruf (iyiliği emretme) Bakanlığı oluşturuldu.

taliban m.jpg

Hayatın her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı.

Kadınlara peçe zorunluluğu erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirildi.

Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı.

Afganistan Televizyonu'nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.

Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi.

Emri bil Maruf görevlileri camilerde yoklama aldı.

Mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulandı.

Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı.

Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi.

'Medreselerde' 3'üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.

Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı.

'İslam devletine karşı gelenler' hain ilan edilerek doğrudan idam edildi.

Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi.

Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi.

İdamların ve el kesmelerin birçoğu cuma namazlarından sonra gerçekleştirildi ve halka izlettirildi.

Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi.

Resmi kurumlarda Peştu dili mecbur edildi.

Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.

Kuzey İttifakı ile savaş ve Mezar-ı Şerif'in ele geçirilmesi

Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesinin ardından diğer gruplar, ülkenin kuzeyindeki Mezarı Şerif'i geçici başkent ilan etti. Burhaneddin Rabbani liderliğinde bir araya gelen ve adını Kuzey İttifakı olarak duyuran gruplar ellerindeki kentleri kaybetmemek için Taliban'a karşı mücadeleye girişti. Taliban, 1997'de Mezarı Şerif'e saldırdı. Halk direnişi ile karşılaşan örgüt, burada yaklaşık 10 bin savaşçısını kaybetti. 7 bin civarında Taliban militanı da Kuzey İttifakı tarafından esir alındı ve daha sonra bu militanların öldürüldüğü ifade edildi.

Mezarı Şerif'teki bu savaşla 'beyin takımını' kaybettiği belirtilen örgüte El Kaide'ye bağlı çok sayıda savaşçı katıldı. Taliban, topladığı güç ve örgüte yeni katılanlarla birlikte Ağustos 1998'de yeniden Mezarı Şerif'e saldırdı.

Bu defa kenti almayı başaran grup, siviller dahil birçok kişiyi ya öldürdü ya idam etti. Özellikle de azınlık durumdaki etnik gruplara mensup insanlar, topluca kıyımdan geçirildi. Mezhepçi politikalar uygulayan Taliban, İran'ın Mezarı Şerif'teki konsolosluğuna saldırdı, 9 İranlı diplomat ile bir gazeteci öldürüldü.

Analistlere göre Taliban, Mezarı Şerif'i ele geçirdikten sonra bir önceki yılın intikamını aldı.

Çok sayıda kişinin evi ve araçları ya gasp edildi ya da yakıldı.

Örgüt 1998'de Afganistan'ın yüzde 90'ını kontrol altına aldı. Muhaliflerin elinde sadece Şah Mesud'un kontrolündeki Pencşir bölgesi kaldı.

Taliban görevden uzaklaştırıldı

Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan 11 Eylül saldırılarının ardından ABD yönetimi, Taliban'dan El Kaide lideri Üsame bin Ladin'i teslim etmesini istedi. Taliban, Ladin'i 'misafir' olduğu gerekçesiyle iade etmeyeceğini bildirdi.

Bunun üzerine ABD, 7 Ekim 2001'de Kuzey İttifakı'nın da desteğiyle Taliban'a yönelik operasyon başlattı. Kısa sürede başkent Kabil dahil elindeki tüm şehirleri kaybeden Taliban, kalesi konumundaki Kandahar'a çekildi. Ardından burayı da kaybetti ve dağlara çekilmek zorunda kaldı.

Örgüt 2002'den sonra gerilla taktiği ile ABD ve Batı destekli Kabil hükümetine karşı savaş vermeye başladı.

ÖRGÜT BİTMEK YERİNE GÜÇLENDİ

Amerikan işgalinin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen hala adından söz ettiren Taliban, ABD varlığının sona ermesini ve tüm yabancı güçlerin ülkeden çekilmesini istiyor.

Batılı uzmanlara göre, görevden uzaklaştırılmasının ardından gücünü yeniden toparlayan örgüt, potansiyel bir tehlike olarak duruyor. Özellikle de ABD ve NATO güçlerinin Afganistan'dan çekilmesi sonrası Afgan ordusunu mağlup edebileceği belirtiliyor.

Afgan analistler de Pakistan'ın sağladığı destek nedeniyle Taliban'ın neredeyse eski gücüne yeniden ulaştığını ve yabancı güçlerin çekilmesinin ardından kısa sürede Kabil'e dayanabileceğini öne sürüyor.

Son 40 yıldır işgaller ve iç savaşlardan yorulan halkın yeni bir kanlı savaşı kaldıramayacağı göz önünde bulundurulursa, hem Afgan halkı hem de merkezi hükümet, Taliban'ın barış masasına oturmasını istiyor.

Yine Afganlar örgütten siyasi partiye dönüşerek seçimlere girmesini talep ediyor. Böylece Taliban örgütünün halk nezdinde tabanının bulunup bulunmadığı da netleşmiş olacak.

Ancak Taliban tüm bunları reddediyor.

Bu arada ABD operasyonlarının başlamasının ardından Taliban lideri Molla Ömer, düzenlenen bir saldırıda öldürüldü. Örgütün bir sonraki lideri de düzenlenen operasyonda öldü.

ABD’nin ‘Düşmesi 90 gün sürer’ açıklamasından dört gün sonra Taliban başkente girdi. Hükümet güçleri tek kurşun atılmadan anahtarı örgüte teslim etti. ‘Yuta yuta ilerleyiş’ Washington ile örgüt arasında yapılan anlaşmaya ilişkin soru işaretleri oluşturdu. Bir ‘bizden sonrası’ planı hazırlamadığı ortaya çıkan Biden yönetiminin geride bıraktığı kaos yumağı, göçmen akını üzerinden bölge ülkeleri ve Avrupa’nın önünde kaldı.

Afganistan’da il merkezlerini ele geçirerek ilerleyen Taliban, göz açıp kapayana kadar Kabil’e ulaştı. Afganistan İçişleri Bakanlığı, yönetimin devri için sürecin başladığını duyurdu.

Biden yönetiminin tahliye bitene kadar Amerikan askerlerine dokunulmaması için girişimde bulunduğu belirtildi. Geride ‘istikrarlı bir yapı’ planı kurgulamadan çekilen ABD’nin, Taliban’la Doha müzakerelerinde hangi başlıkları masaya koyduğu sorusu da öne çıktı.

AFGANİSTAN 20 YIL SONRA BAŞA DÖNDÜ

ABD’nin, 11 Eylül saldırıları sonrası ülkeyi işgal etmesinin ardından devrilen Taliban rejimi Afganistan’da yeniden hakim. ABD istihbaratının çekilme sonrası 30-90 gün dayanacağını söylediği başkent Kabil dört gün sonra düştü, elçilikler tahliye edildi. Devlet Başkanı Gani ülkeden kaçarken, Taliban devrik hükümetle barışçı bir devir teslimi görüşüyor. Ülkede büyük bir insani kriz yaşanırken ABD’nin bıraktığı enkaz komşu ülkelere kaldı.

taliban-milis.jpg

Dünyanın gözleri önünde günlerdir Afganistan’ın eyalet merkezlerini bir bir ele geçiren Taliban örgütü dün başkent Kabil’e de girerek 20 yıl önce ABD işgali sonrası kaybettikleri iktidarı geri aldı. Böylece ABD Başkanı Joe Biden’ın, Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi ile ilgili kararını Nisan ayında açıklamasından 4 ay geçmeden Afgan yönetimi çökmüş oldu. Taliban’ın neredeyse hiç direniş görmeden ilerlemesi ABD’nin gizli bir anlaşma yaptığı iddialarını gündeme getirirken yaşanan insani kriz enkazın yine bölge ülkelerine kalmasına neden oldu. Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani’nin dün ülkeyi terk ettiği açıklanırken Taliban devrik hükümetle barışçı bir devir için görüştüklerini açıkladı. Birkaç gün içinde iktidara gelmeyi beklediklerini söyleyen Taliban yetkilileri daha önceki katı yönetimi yumuşatmaya söz verdiler. Amerikan diplomatlar ise dün Kabil’deki elçilikten yıldırım hızıyla tahliye edildi. Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid dün yaptığı açıklamada, “Taliban savaşçıları, barışçıl ve tatmin edici bir güç aktarımı kararlaştırılana kadar Kabil’in tüm girişlerinde beklemede olacak” dedi. Hükümetin içişleri bakanı vekili Abdul Sattar Mirzakawal, Tolo haber kanalında paylaştığı tweet’inde, “Şehre saldırı olmayacak, barışçıl bir devir olacağı konusunda mutabık kalındı” dedi.

Üç diplomatik kaynak, Taliban’ın kabul edip etmediğinin belirsiz olmasına rağmen, ABD merkezli bir akademisyen ve eski Afgan içişleri bakanı Ali Ahmed Celali’nin Kabil’deki geçici yönetimin başına atanabileceğini söyledi. Geçmişte kızları okuldan uzak tutmaları ve uzuv kesme, taşlama ve asma cezaları da dahil olmak üzere katı uygulamalarıyla tanınan Taliban’ın, daha modern bir imaj vermeye çalıştığı dikkat çekti. Bir başka sözcü Süheyl Şahin, grubun kadınların haklarının yanı sıra medya çalışanları ve diplomatların özgürlüklerini de koruyacağını söyledi. Şahin, BBC’ye verdiği demeçte, “Özellikle Kabil kentindeki insanlara mallarının ve hayatlarının güvende olduğunu garanti ediyoruz,” dedi ve birkaç gün içinde bir yetki devrinin beklendiğini söyledi.

ABD ve diğerlerinin yerel Afgan hükümet güçlerini oluşturmak için harcadıkları milyarlarca dolara rağmen, Taliban’ın ilerlemesinin kolaylığı dünyayı hayrete düşürdü. Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani ise dün Tacikistan’a gitmek üzere ülkeyi terk etti. Kabil’in birçok caddesinde insanlar panik halinde arabalarıyla ya eve gitmeye ya da havaalanına ulaşmaya çalışırken görüldü. Reuters’e konuşan bir Kabil sakini, “Bazı insanlar anahtarlarını arabada bırakıp havaalanına doğru yürümeye başladılar” dedi. Bir diğeri, “İnsanlar savaşmaktan korkarak evlerine gidiyor” dedi. Dün erken saatlerde, Taliban kontrolündeki illerden gelen mültecilerin eşyalarını taksilerden indirdiği ve ailelerin büyükelçilik kapılarının önünde durduğu görüldü, şehrin şehir merkezi erzak stoklayan insanlarla doluydu.

ABD’li yetkililer, diplomatların müstahkem Vezir Ekber Han bölgesindeki büyükelçiliğinden havaalanına helikopterlerle götürüldüğünü söyledi. Bir ABD yetkilisi, “Çekirdek” ABD ekip üyelerinin havaalanından çalıştığını söylerken, bir NATO yetkilisi birkaç Avrupa Birliği personelinin başkentte daha güvenli bir yere taşındığını söyledi. Dün yine erken saatlerde, isyancılar doğudaki Celalabad kentini savaşmadan ele geçirdiler ve onlara karayla çevrili Afganistan’a giden ana otoyollardan birinin kontrolünü sağladılar. Ayrıca Pakistan ile yakınlardaki Torkham sınır karakolunu da ele geçirdiler. Afganistan’dan çıkmanın tek yolu olan Kabil havaalanını ise hükümetin elinde bıraktılar.

eşref gani.jpg

‘EŞREF GANİ TACİKİSTAN’A GİTTİ’

Reuters’a açıklama yapan üst düzey bir Afganistan İçişleri Bakanlığı yetkilisi ‘Devlet Başkanı Eşref Gani’nin Tacikistan’a gittiğini’ öne sürdü. İddia kısa süre sonra Afganistan Milli Uzlaşı Yüksek Konseyi Başkanı Abdullah Abdullah tarafından doğrulandı. Abdullah, Gani’nin ülkeden gittiğini belirttiği Facebook paylaşımında halktan sakin olmalarını istedi; Taliban’a da Kabil’e girmeden önce görüşmeler için vakit tanıma çağrısında bulundu. Abdullah’ın yayınladığı videoda ise Gani’yi ‘eski devlet başkanı’ olarak nitelemesi dikkat çekti. Abdullah, mevcut durumdan Gani’yi sorumlu tuttu.

NEW YORK TIMES: ABD BİZ ÇIKANA KADAR GİRMEYİN DEDİ

ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Halilzad’ın Taliban militanlarından Amerikan vatandaşlarının ve Afgan uyruklu elçilik görevlilerinin tahliyesi tamamlanıncaya kadar Kabil’e girmemelerini istediği öğrenildi. New York Times gazetesinin ABD’li bir yetkilinin açıklamasına dayandırdığı habere göre, ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Taliban militanlarına Amerikan vatandaşlarının ve Afgan uyruklu elçilik görevlilerinin başkentten tahliyesi tamamlanıncaya kadar Kabil’e girmeme çağrısında bulundu. Tahliyenin ne kadar zaman alacağı ve Washington’ın başarılı olup olmayacağı bilinmiyor. Gazetenin aktardığı üzere Kabil’de en az 10 bin Amerikan vatandaşı bulunuyor. Haberde ayrıca Taliban’ın karşılık olarak ABD’ye hava saldırılarını durdurma çağrısında bulunduğu ifade edildi.

Diğer Haberler